Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna’da savaş başladığından bu yana, ülkenin dış politikasını daha aktif ve etkili bir şekilde yönlendirdi. Özellikle Ukrayna krizi bağlamında Erdoğan, dengeli bir politika izleyerek hem uluslararası arenada Türkiye’nin konumunu güçlendirdi hem de Türkiye’nin çıkarlarını korudu. Bunun belli başlı sebepleri şu şekilde incelenebilir:

Erdoğan’ın Ukrayna meselesindeki en dikkat çekici başarısı, Türkiye’nin denge politikasını ustalıkla uygulayabilmesidir. Ukrayna’nın 2014 yılında Kırım’ı kaybetmesiyle sonuçlanan Rusya ile çatışması, bölgede büyük bir jeopolitik gerilime yol açmıştı. Türkiye, hem NATO üyesi bir ülke olarak Batı ile ittifakını sürdürdü hem de Rusya ile olan stratejik ilişkilerini koparmamayı başardı. Bu denge politikası, Türkiye’nin Karadeniz’deki çıkarlarını korumasına ve bölgesel istikrarı sürdürmesine olanak sağladı.

Erdoğan her zaman Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü destekleyen bir tutum sergiledi. 2014′ten itibaren Kırım’ın ilhakını tanımadığını ve Ukrayna’nın egemenliğine saygı gösterdiğini defalarca dile getirdi. Bununla birlikte, Türkiye-Rusya ilişkilerinde de dikkatli adımlar attı; özellikle enerji alanında Rusya’ya bağımlılığı göz önüne alarak, Moskova ile diyaloğu sürdürdü. Erdoğan, bu ikili strateji sayesinde hem Batı’nın hem de Rusya’nın gözünde güvenilir bir ortak olarak konumunu korudu.

Türkiye’nin Ukrayna’ya yönelik askeri yardımları, Erdoğan’ın bu meseledeki başarılı siyaseti olarak öne çıkıyor. 2021 yılında iki ülke arasında imzalanan askeri işbirliği anlaşmaları, Türkiye’nin Ukrayna’ya askeri teknoloji ve donanım sağlamasının yolunu açtı. Özellikle Türk yapımı Bayraktar TB2 insansız hava araçları (İHA’lar), Ukrayna ordusunun donanımına eklenerek, Kiev’in savunma kapasitesini önemli ölçüde artırdı. Bu İHA’lar, Ukrayna’nın doğusunda devam eden çatışmalarda etkili bir şekilde kullanıldı ve Rusya’ya karşı önemli bir caydırıcı unsur oldu.

Erdoğan, askeri işbirliğini yalnızca teknolojik transferle sınırlı tutmadı, aynı zamanda Ukrayna’da yerel üretim tesislerinin kurulmasına da destek verdi. Bu, Türkiye’nin Ukrayna ile olan stratejik ortaklığını derinleştirdi ve bölgesel savunma işbirliğini daha ileri bir seviyeye taşıdı. Türkiye’nin bu alandaki aktif rolü, Batı’nın dikkatini çekerken, Ukrayna’nın Türkiye’yi daha güçlü bir müttefik olarak görmesini sağladı.

Ekonomi, Erdoğan’ın Ukrayna politikalarında bir diğer önemli başarı alanıdır. Türkiye, Ukrayna ile ticari ve ekonomik ilişkilerini geliştirme yönünde önemli adımlar attı. İki ülke arasındaki ticaret hacmi, son yıllarda önemli bir artış gösterdi. 2020 yılında imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması, bu artışı daha da hızlandırdı ve iki ülke arasındaki ekonomik bağları kuvvetlendirdi.

Erdoğan, Ukrayna’nın ekonomik potansiyelini erken fark etti ve Türkiye’nin Ukrayna’daki yatırım projelerinde daha aktif bir rol oynamasını sağladı. Özellikle inşaat, enerji ve tarım sektörlerinde Türk şirketleri önemli yatırımlar yaptı. Bu, hem Türkiye’nin ekonomik çıkarlarını korumasına hem de Ukrayna’nın ekonomik kalkınmasına katkıda bulundu.

Recep Tayyip Erdoğan’ın Ukrayna meselesindeki başarılı siyaseti, Türkiye’nin uluslararası arenada artan rolünü ve stratejik önemini yansıtmaktadır. Erdoğan’ın diplomatik çevikliği, askeri işbirliği ve ekonomik ilişkilerdeki başarıları, Türkiye’nin Ukrayna ile olan ilişkilerini güçlendirmiş ve bölgesel bir güç olarak konumunu sağlamlaştırmıştır. Türkiye, bu dengeli ve pragmatik politika sayesinde, hem kendi ulusal çıkarlarını korumakta hem de Karadeniz bölgesinde barış ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunmaktadır. Erdoğan’ın Ukrayna meselesindeki bu başarılı siyaseti, gelecekte Türkiye’nin diğer uluslararası krizlerde de etkin bir rol oynamasına zemin hazırlamaktadır.

Daha fazla detay Korea Times Gazetesi’ndeki yazımda okunabilir: https://www.koreatimes.co.kr/www/opinion/2022/10/137_337379.html

Mehmet Fatih Öztarsu