Türkiye, yaşadığı askeri darbelerden ders çıkarmak için büyük çabalar sarfetti. Özellikle 1980’den bu yana, darbe hafızası hep acı dolu olaylarla edebiyata, sanata ve hatta günlük hayata yansıdı durdu. 2016 dünyasında askeri darbeden umut bağlayanların yaşadığı bir Türkiye hayal etmemiştik. “21. yüzyıldayız, olur mu öyle saçmalık?” derdik. Fakat bu çağda, bu ilkel kafayla hareket etmeye hazır kitlelerin varlığının farkına vardık.
15 Temmuz Türkiye için bir milattır. Ülke içinde kanser gibi ilerlemiş olan ihanet şebekesinin ve onun kapıkulu olarak rütbesinin ağırlığını taşıyamayan bir takım cuntacının alçakça hedeflerinin ne olduğunun ortaya çıkması açısından bir dönüm noktasıdır.
Türkiye’de uzun yıllar boyu bir şeylerin yanlış gittiğini 15 Temmuz’da öğrendik. Gördük ki; yüze gülüp arkadan hançerlemeye hazır bir ihanet şebekesi sessiz ve ağır adımlarla örümcek ağını mahirce işlemiş. Bu şebeke yediden yetmişe bütün milleti kandırmış, sözde hayırsever açılımlarıyla herkesi ayakta uyutmuş ve Türkiye insanının fedakârlığı ve saflığını kendi şeytanca hedefleri için alet olarak kullanmış.
Bu şebekenin bin türlü ayak oyunuyla uyuttuğu bizler, aslında Türkiye’yi kan gölüne çevirmeye hazır bir şeytani yapıyla karşı karşıya olduğumuzun yeni yeni farkına varıyoruz. Hala şaşkınız. Yıllarca iyilikten, güzellikten bahseden bu örgütün nasıl da bir anda tankları, uçakları halkın üzerine sürmeye hazır olduğunu şimdi öğreniyoruz.
Evet, aldatıldık. Ancak Müslüman ayağını ikinci kez yılan deliğine sokmayacağı için, bu ihanetten büyük dersler çıkarılması gerektiği de ortadadır. Tehlikenin geçtiğini düşünerek rehavete kapılmak büyük sıkıntılar doğurabilir. Bundan çıkarılması gereken sosyolojik, dini, tarihi, psikolojik ve siyasi pek çok ders bulunuyor.
Cumhurbaşkanımız bu süreçte önemli bir açıklamada bulundu, “Rabbimden af, milletimden özür diliyorum. Çünkü burada hata yapmışız. Olaya biz tabi samimiyetle baktık ama ne yazık ki karşımızdakilerden bunu görmedik.”
Bu açıklama aslında, herkesin yaşadığı yanılgının Cumhurbaşkanımız ağzıyla dışa yansımasıdır. Hepimiz aldatıldık ve bunun şokunu milletçe yaşıyoruz.
Adı ister FETÖ olsun isterse başka bir şey, özgür iradenin esir tutulduğu bu gibi yapıların artık nefes almaması gerektiğinin farkına vardık. Ülke geleceği için büyük işler yapabilecek olan genç beyinlerin, iradesi elinden alınarak ne hale getirildiğini gördükten sonra, artık Türkiye’nin bu konularda çok daha dikkatli olması gerekiyor. Resmen robotlaşmış bir şekilde kamikaze saldırısı yapacak kadar gözü dönebilen bu insanların şimdiki ve yıllar önceki halini karşılaştırdığınızda büyük resmi görmeniz mümkündür.
Şimdi yapılması gereken, ülkenin her yerine virüs gibi yayılan bu ve benzeri ihanet şebekelerinin ortadan kaldırılması ve bir restorasyon sürecine girilmesidir. Çünkü bunlardan boşalan kadrolara geçici insanların değil, konumunun hakkını vererek memleket menfaatini gözetecek insanların yerleştirilmesi ve oluşan yaraların hızlıca tedavi edilmesi gerekir. Bu darbe girişiminin maliyeti, medyada duyurulan maddi miktarla ölçülemeyecek kadar çoktur. Devletteki maddi tahribat kadar ülke insanında oluşturduğu manevi tahribatın iyileştirilmesi için de girişimde bulunulmalıdır.
Mehmet Fatih Öztarsu – Haber Ajanda Dergisi